Kilo Vermek için Akupunktur
2 Haz 2016
Ama tabii ki bir tedavinin yan etkilerinin olmaması yeterli değil, işe yaraması da lazım. Binlerce yıllık bir geçmişin üstüne bu sistemin etkinliğini kanıtlayan bilimsel araştırmalar da eklenince akupunkturun yıldızının gün geçtikçe parlaması hiç de şaşırtıcı değil.Günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri fazla kilolar ve obezitedir. Akupunktur adeta veba salgını gibi toplumun büyük bölümünü etkileyen bu probleme de çözüm sunuyor. Kilo probleminin sadece estetik bir sorun olarak algılanmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Söz konusu olan kalp ve damar hastalıklarına, diyabete ve hatta kansere zemin hazırlayan bir sağlık sorunudur. Peki saç teli inceliğindeki iğnelerin vücuttaki belli noktalara yerleştirilmesi esasını temel alan akupunktur, nasıl oluyor da kilo vermeye yardımcı oluyor? Akupunktur Tedavisi Nedir? başlıklı yazımda tedavinin etki mekanizmalarını detaylı bir şekilde anlatıyorum, ama kısaca özetlemek gerekirse akupunktur hipotalamus üstünde uyarıcı etkiye sahip. Vücutta salgılanan tüm hormonların, nörokimyasalların dağıtımını yapan, onları sevk edilmeleri gereken yerlere yönlendiren merkez hipotalamus bezidir. Vücudun ısısını, günlük ritmini ayarlamaya da yardımcı olan bu merkez, aynı zamanda susuzluk ve açlık hislerini de kontrol etmekle yükümlüdür. Dilerseniz akupunktur ve hipotalamus bezi arasındaki bu etkileşimin kilo vermeye nasıl yardımcı olduğunu madde madde inceleyelim.
İştahı kontrol altına alır
Çalışmalar, akupunktur tedavisinin vücuttaki leptin hormonunu artırırken, ghrelin hormonunun azalmasına neden olduğunu gösteriyor. Leptin hormonu seviyeniz ne kadar yüksekse iştahınız o kadar az olur. Yani, leptin “Doydum, artık yemek yemek istemiyorum” demenizi sağlayan hormondur. Gherelin hormonun yüksek olması ise tam tersi iştah artırıcı etkiye sahiptir. Bu yüzden de akupunktur iştahı kontrol altına alarak diyete sadık kalmayı kolaylaştırır. Diyetlerini akupunktur tedavisiyle destekleyen hastalar açlık çekmeden, abur cubur yeme isteği duymadan, geceleri yeme krizine girmeden rahatça kilo verirler.
Metabolizmayı hızlandırır
Biraz önce bahsi geçen gherelin hormonuna tekrar geri dönelim. Bu hormon sadece iştahlı olmanıza, yedikçe daha çok yemek istemenize neden olmaz, aynı zamanda yediklerinizin yağ olarak depolanmasında da rol oynar. Bu hormon aşağılara düşüp de tokluk hormonu leptin seviyesi yükseldikçe yedikleriniz daha çabuk metabolize olur. Yani vücut onları yağ olarak depolanmak yerine yakmaya eğilimlidir.
Mide şikâyetlerini önler
Diyet yapanlar sık sık midelerindeki yanma, kazınma, ekşime gibi rahatsızlıklardan şikâyet eder. Akupunkturun en önemli etkilerinden biri hazmı kolaylaştırması, tüm sindirimi rahatlatması ve yağların parçalanmasında önemli rol oynayan karaciğerin fonksiyonlarını düzenlemesidir. Tüm bunlar vücudun diyete uyum sağlamasını, sizin de diyete sadık kalmanızı kolaylaştırır.
Halsiz düşmenizi engeller
Rejim yapanların en önemli şikâyetlerinden biri de kendilerini halsiz hissetmeleridir. Öyle ki kendilerini gündelik yaşamlarını sürdüremeyecek, işlerini güçlerini tamamlayamayacak kadar bitkin hissederler. Akupunkturun önemli artılarından biri de enerji seviyesini artırmasıdır. Böylece kilo verirken kendinizi halsiz ve bitkin hissetmezsiniz.
Diyet sürecinin yarattığı stresi önler
Akupunktur vücudun mutluluk hormonları olarak bilinen endorfinlerin üretimini uyarır. Vücudunuzda daha çok endorfin hormonu dolaşması, kendinizi daha huzurlu ve daha sakin hissetmeniz anlamına geliyor. En önemli rejim sabotajcılarından birinin stres ve gerginlik olduğu düşünülürse, akupunktur bu noktada da diyete sadık kalmanızı kolaylaştıran bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Hastalar, normalde stres ve gerginlikle ilişkilendirdikleri rejim sürecini akupunktur sayesinde sakin ve huzurlu bir şekilde geçiriyorlar. Üstelik stresli zamanlarla ilgili tek sorun iştahın artması ve abur cubura yönelmek değildir, vücutta da önemli değişiklikler olur. Kanda bol miktarda, stres hormonu, yani kortizol dolaşmaya başlar ve bu hormon vücudun yağ yapımını artırır. Kilo vermeye çalışırken en son isteyeceğiniz şeylerden biri, sistemin yağ yapmaya eğilimini artıran bir hormonun kanınızda dolaşmasıdır. Hem de bol miktarda! Ayrıca kortizol sağlık açısından en riskli olan yerde, karın bölgesinde yağlanmaya neden olur. Kalp ve damar hastalıkları söz konusu olduğunda karın bölgesindeki yağlanmanın önemli bir risk faktörü olduğunu unutmayın.